Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Beni Takip Edin:

Sadeleşme Günlüğü / 1

Aslında her şey şöyle başladı..

Ben henüz üniversite öğrencisiyken odama sığamaz vaziyetteydim. Proje paftaları, maketleri, binbir çeşit -bazıları bitik kalemler; sürekli giydiklerim dışında 2-3 kere giyince ağzı burnu kaymış kıyafetlerim, alıp alıp ısrarla biriktirdiğim kozmetiklerim vs vs. Ben kendi evimi kurana kadar gerçekten eşyalar içinde boğulmuş bir haldeydim.

Sonra kendi evim için şöyle bir karar aldım ve dedim ki bu evde işime yaramayan, sevmediğim, ya da eh işte dediğim hiçbir şey olmayacak. Aldığım her şeyi özenerek seçeceğim ve fazlalık bulundurmayacağım. Gerçekten de öyle yaptım. Sonuçta çok işime sinen, büyük eşyasından mutfak makasına kadar sadece sevdiğim şeylerden oluşan bir evim oldu. (Garezim annemin evine miymiş a dostlar??)
Zaten taşınırken de yürek burkan bir kıyafet-kozmetik detoksu yapmıştım, fast-fashion mağazalarından aldığım kalitesinin çok iyi olmadığını bildiğim şeylerin hepsini dağıtmış ya da atmıştım. Yani az ama öz eşyam vardı.

Sonra zaman içinde yine birikmeye başladılar ve o zaman anladım ki bu detoksu bir rutine oturtmazsan, sürekli yeni şeyler aldığın için sahip olduklarının sayısı hızla artıyor. Ve bu da benim anksiyetemi çok tetikliyor. (Çünkü sürekli satın alıyor, alıyor ve alıyorken elinden bir şeyleri çıkarmazsan sahip oldukların git gide artıyor, artıyor, artıyor derken beni bi fenalık basıyor!)

Neyse bu fenalıklardan birinde gözüm çok dönünce sıkı bir dolap detoksuna girişmiştim. 2 sezon oldu hala attığım/verdiğim için aşırı üzüldüğüm parçalar var. Mesela kafamda o çizgili kazağımla kombin yapıyorum, dolabı bir açıyorum, kazak yok! Hayır ondan ne istemişim, gayet de giydiğim ve sevdiğim bir kazaktı!

Sonra anladım ki bunun yolu cinnet geçirir gibi her şeyi bir anda atmak/vermek de değil. Bunun yolu olsa olsa önce alışverişi kısıtlamaktan geçer. Önce en çok nelere para harcadığıma baktım. En büyük ve en manasız kalemlerden biri kozmetik alışverişlerimdi. Mesela onlarca vücut losyonum/kremim vardı, ama hala Watsons’a her gittiğimde almaya devam ediyordum. Neden? Çünkü mutlaka aklımı çelen başka bir ürün görüyor, bir an ona muazzam ihtiyacım varmış, acilen almalıymışım gibi hissediyor; diğerlerinden çok farklıymış ve aman allahım bunca zaman onsuz bacaklarımı nasıl nemlendirebilmişim diye dehşete düşüyordum. Halbuki ona muadil en az 7-8 ürünüm vardı evde. O yüzden aylar önce bu tarz alışverişlerimi bıraktım. (En son enflasyon düşmanı o meşhur indirimde bile bir şey almadım, düşünün!) Bununla beraber satın almak üzere olduğum her şeyi iki kere düşündüm ve bu şekilde “impulsive shopping” dedikleri ani dürtülerle yapılan alışverişlerimin büyük çoğunluğuna son verdim. Daha sonra bunları uzun uzun anlatacağım.

Bu kafaya girdikçe ve çılgınca, anlamsızca yaptığımız tüm tüketimleri farkettikçe hepimiz delirmiş olmalıyız diye düşünüyorum. Her evde olan o tıka basa dolu kiler dolapları, asla kullanılmayan ama biriktirilen mutfak malzemeleri, plansız alınan ve çürüyen sebzeler-meyveler, sezon sezon dolaplarda bekleyen giyilmemiş ve giyilmeyecek giysiler, sırf zamanında para verildi diye ısrarla tutulan hiçbir amaca hizmet etmeyen eşyalar vs vs. bunlar beni fena halde boğuyor. Ben artık hayatımda yönetebildiğim kadar şey olsun istiyorum. Eşya, kıyafet, yiyecek, hatta insanlar bile! Minimum düzeyde, bana yetecek kadar olmalı, çünkü fazlası enerjimi çalıyor.

Malum bu minimalizm, sadeleşme, sıfır atık gibi akımlar son zamanlarda tüm dünyada çok popülerleşti. Belgeseller, kitaplar, youtube videoları gibi sınırsız kaynaklar var elimizde. Popülerleşen her şeyden önyargıyla kaçan bir insan olmama rağmen bu akımların promosyonunu çok doğru buluyorum çünkü sosyal medya bir şeyi empoze edecekse bence bunlar olmalı. Ve bizler de paranın değerini bilmeyen, sadece tüketen, asla tatmin olmayan, mutsuz bireyler olmak yerine daha bilinçli yetişkinlere dönüşmeliyiz diye düşünüyorum. Bu sebeple ben de beni çok heyecanlandıran ve anlatacak çok şeyim olduğunu düşündüğüm bu konular üzerine bir kaç yazı yazacağım ilerleyen günlerde. Sık sık burada buluşalım! Görüşürüz!

 

Paylaş
Leave a comment
Önceki Yazı Sonraki Yazı

Benzer Yazılar

2 Yorum

  • Yanıtla Onur Kamil Tan

    Senin o sadeleşmeni yerim

    8 Kasım 2018 at 4:29 am
    • Yanıtla merveozsoy

      Haha:) Selam sevgilim! Bu sadeleşmeler en sonunda sana patlayacak biliyorsun değil mi?? :))

      8 Kasım 2018 at 6:31 am

    Bir Yorum Bırakın