Çocukluğumu özledim..
Hayatımın en mutlu dönemi o zaman dilimiydi sanırım.
4-5 yaşlarımı hatırlayabiliyorum en erken… O zaman kreşe ya da anaokuluna gitmiyordum, evdeydim bütün gün. Annem tekrar çalışmaya başladığı için bana bir bakıcı tutmuşlardı. Dünyanın en mis kokulu, en tonton yanaklı teyzesi..
Geldiği günü hatırlıyorum. Oturma odasında bavulundan kıyafetlerini çıkarıyordu. Bir süre içeri girmeye cesaret edememiş, kapıdan bakıp bakıp kaçmıştım. Sonra babamın gazına gelip, içeri girip adını sormuştum.
-Teyzeee.. Senin adın ne?
-Mediha. Senin?
-Bana sen mi bakacaksın bundan sonra?
-Evet bundan sonra senin bir annen de benim.
-Peki yumurta yapmasını biliyor musun annem gibi? Sulu ama.
-Tabi, yaparım sen ne istersen.
-Tamam o zaman, benim adım da Merve.
Çok uyanık olduğum için istediğim sözü alana kadar adımı bile söylememiştim. Sonra da yanağından öpüp tekrar içeri kaçmıştım. Sulu yumurta yapmasını biliyordu ya, bundan sonra gerçekten bir annem de o olacaktı benim.
Sabah ritüellerim hep aynıydı.. Okula gitmememe rağmen evdeki herkesten erken uyanıp televizyonun başına geçerdim. O sırada Mediha teyze abime kahvaltı ettirip, önlüğünü ütülerdi, çok kıskanırdım. İstisnasız her sabah burnumu cama yapıştırıp abimin okul servisini beklerdim. Gelince çığlık çığlığa haber verip, abimin servise binişini izlerdim.
Abim okula, annem-babam işe gidince ev tamamen benim olurdu. Mediha teyze söz verdiği gibi sulu yumurtamı yapar, ev işlerine dalardı. Ben de televizyona en yakın koltuğa oturup ekmeğimi bana bana yumurtamı yiyip, yarısı soğuk sudan oluşan çayımı içer, She-ra’yı izlerdim.
Çizgi film saatleri bitince hava güzelse Mediha teyzenin başının etini yer, karşımızdaki çocuk parkına giderdim onunla beraber. Mediha teyze örgüsünü örüp, diğer anneanne ve teyzelerle muhabbet ederken ben bata çıka kum havuzunda oynar, karıncaları takip ederdim. Nedense oradaki hiçbir oyuncağa abim yokken binmezdim. Ne düşündüğümü hatırlayabilmiş değilim..
Abim okuldan gelince o da parka gelirdi mutlaka. Ama benle oynamazdı hiç. Kendi arkadaşları vardı onun.. 3 kişilerdi sanırım; biri çok şişman, biri çok yaramaz, biri de çok şekerdi. Sadece onun adını hatırlayabiliyorum; Egemen.. İlk aşkım da oydu zaten. Peşlerinden ayrılmazdım hiç bu sebepten. Bir keresinde bana “Ne komik gözlerin var senin, kocaman!” demişti de 3 gün ağzım bir karış açık gezmiştim. O da apaçık seviyordu belli ki, yoksa neden öyle desin!!
Günün en zevkli kısmı akşam yatma vaktiydi bana göre.. 9-10 gibi hiç aksatmadan kahveli sütümüzü içer, dişlerimizi fırçalardık abimle. Odamız ortaktı o zamanlar. Karşılıklı iki duvara dayalı yatağımız, ortada da küçük bir dolabımız vardı. Üzeri kabartmalı yapıştırmalarla doluydu hep.. Yarısı da annem tarafından çıkarılmak için ciflenmiş ve yırtılmıştı.
Benim yatak örtüm nasıldı hiç hatırlamıyorum ama abiminki askerliydi. Çizgi roman gibi koca çarşafta farklı farklı çizimler vardı tamamen. Bir ucundan bir ucuna oturur izlerdik bazen. O yüzden onun yatağını daha çok severdim ben. Abim de cam kenarında olduğu için benim yatağımı daha çok severdi. Ama nedense annemler yataklarımızı değiştirmemize hiç izin vermediler.
Bu yüzden gece yattıktan sonra ikimizden biri kalkıp su içmeye gittiğinde boşalan yatağa geçerdik hemen. Her seferinde neden o kadar komik gelirdi bu olay bana bilmem.. Geldiğimde yatağımı dolu bulurdum, “acaba kiiiiiiiiim!” diye yorganı açardım ve her seferinde abimden korkar çığlık atardım. Annemlerden “Uyumadınız mı siz hala??” azarını yer, paşa paşa yerlerimize yatardık.
Yatmamız 9 gibiydi ama uyumamız 11’i bulurdu bizim hep.. Abimle istisnasız her gece konuşa konuşa uyuyakalırdık. “Ay Dede ve Yıldız Dede” adlı bir program yapardı bana. Sunucusu o olurdu. Ve eğer çok istersem bazı bölümlerde bana da rol verirdi. Her seferinde aynı hikayeleri anlatıp dururdu ama ben hayatımda ilk kez duyuyormuş gibi katıla katıla gülerdim hep. En son ne zaman öyle güldüğümü hiç hatırlamıyorum..
Sabah olunca yine aynı terane.. Herkesten erken kalk, çizgi film izle, abinin gidişine bak, sulu yumurta ye, parka git, eve gel, abinden hikaye dinle, uyu..
Bundan ibaretti hayatım.
Başka isteğim yoktu kimseden.
Sadece bunlarla mutlu olabiliyordum.
Gözlerimin içi bile gülüyordu benim..
Sonra büyüdüm.

4 Yorum
rafadan yumurta, zeytin, susam sokağı.
5 Şubat 2018 at 9:55 amTa-daaa! Yorum yapma kısmı çalışıyormuş demek ki!
6 Şubat 2018 at 5:45 pmİstediği sözü alana kadar ismini söylemeyen Merve işte bizim Mervik ❤️
11 Şubat 2018 at 8:57 pmTomtooooom seni burda görmek ne güzel!!! Yorumunu bir hafta sonra görmüş olmamsa efsane :))
18 Şubat 2018 at 1:44 pm