Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Beni Takip Edin:

Hamdım, piştim, ne oldum?

Kafamda kurguladığım kişi olmayışımla yüzleşmem biraz uzun sürdü. Birkaç ay, bir kaç yüksek uçuş, bir kaç düşüş, biraz şaşkınlık, biraz korku ve rahatlama. Kendime hazırladığım mükemmel senaryolardan ve mükemmel kimliklerden ne kadar uzak olduğumu öğrendiğimde her şeyi yeniden keşfetmem gerektiğini anladım. 

Bugün birine kendimi anlatırken her şey o kadar trajikomik geldi ki gülmekten gözlerimden yaş geldi. Ben, küçüklüğünden beri her şeyini itinayla planlamış, kendince mükemmel sınırlarla çerçevelemiş ben, hayatın hiç tahmin etmediğim yerlerinde buldum kendimi. Ne oldu o planlar, çok bilmişlikler? Elimle koyduğum hangi taş yerinde şu an? Kendi nefes alış verişim dahil hiçbir şeyin şu an için garantisi olmadığını daha iyi bir şekilde öğrenemezdim. (Benim gibi tüm bilmişlere selam olsun, zamanı gelince siz de öğreneceksiniz!)

Hayır o muhteşem hayata, koşulsuz mutluluğa, inançla kırılmayan motivasyona inanmayın. Özendiğiniz, hayran kaldığınız, dinlerken tüylerinizi diken diken eden ilham perilerinin hiçbirinin hayatı size yansıttığı kadar değil. Yaşam guru’larının, bilmem kaç sertifikalı uzmanların pembe dünyası sandığınız gibi değil. Siz sadece onların kusursuz gülüşlerini ve sabah kahvelerini görebiliyorsunuz. Makyajsız, saçları başları dağınık, çözemediği sorunlarla yüzleşirken, içi dışına çıkmış ağlarken görmediniz. Ama görmeliydiniz. 

Bana epey uzunca gelen bir süredir bulabildiğim kusurlarımla, negatif yönlerimle, korkularımla yüzleştiğim ve kabullenmeye çalıştığım bir dönemin içindeyim. Farkında olmadığım ve kabullenmek istemediğim o kadar çok şey varmış ki.. Bazen hepsinin varlığı beni boğacak gibi oluyor. Ama bu yüzleşmeyi yapmam gerekiyor. Ben kişisel gelişim yolunda sayısız şey denedim. Bazen olmayacak giysileri üzerime geçirmekle uğraştım, bazen kendime biçtiğim rolü çok sevdim ve kabullenmekte hiç sıkıntı çekmedim. Ama sonuçta hiçbiri gerçekten ben değildim. Sonunda şunu farkettim, karanlık yanlarımı yok saymakla sadece belli bir yere kadar gidebilirim. Bu su altında tüple nefes alıp vermeye benziyor. Muhteşem bir atmosferdesin ama orası senin yaşam alanın değil. Ve tüpün sonsuza kadar dayanmayacak, bitince yine karaya çıkmak zorunda kalacaksın. Kendimizi kandırmanın alemi yok, bizler kara canlısıyız. 

İnkar ettigin, kabullenmediğin her duygu sana kenetlenir ve büyür. Kendine mükemmel pembe bir dünya kuracaksın diye bilinçli veya bilinçsiz takındığın maske git gide sana ağır gelir. Hayır. Kimsenin bilmesine gerek yok, ama önce kendine dürüst olacaksın. Önce görmek istemediğin, inkar ettiğin yanlarını bulacaksın. Önce onlarla bir bir yüzleşeceksin ve insan dediğin neyden oluşur onu bir anlayacaksın. İnsan dediğin kusursuz gülüşlerden, kaynağı tükenmeyen motivasyondan, kahkahalardan, sonsuz huzurdan ve mutluluktan oluşmaz. İnsan dediğinin aydınlık yanlarıyla beraber karanlık yanları da vardır. Sadece aydınlık yanın dışavurumu belki bir aptalı bir süre kandırır, ama artık beni kandıramaz. 

Bu süreç oldukça hırpalayıcı onu söylemem gerek. Asla salt özeleştiriye ve kendini sevmeme noktasına gelmemeli. Aksine tüm bunları kendini karanlık yönlerinle sevebilmek için yapmalısın. Hayatında ısrarla karşılaştığın insanların bencilliğinden yakınırken, aslında asıl bencil olanın kendin olduğunu farketmek ve bunu kabullenmek her yiğidin harcı degil. Ama kabul etmediğin her negatif olgu patlamaya hazır bir bomba gibi ortalıkta serbestçe dolaşıyor. Sadece kabullenebilirsen onu avuçlarına alabilirsin ve ondan sonra onunla ne yapacağın sana kalmış. Bencilliğini başka insanların hayatlarını mahvetmek için de kullanabilirsin, kendi sınırlarını korumak ve hakkın olanı almak için de. Sonuç olarak tüm negatif yönlerin direnmek, yok sayılmak ve yok edilmek için değil, kontrol altına alınmak ve doğru zamanlarda kullanılmak için var.

O yüzden kendimi bol bol yokluyorum, bir şey yakaladığım zaman ucunu bırakmıyorum, çözene kadar peşine düşüyorum. İnsanlarda beni rahatsız eden şeylere takılıyorum, yeterince derine indiğimde kendimde de ondan bir parça buluyorum. Bu bir oyuna dönüştü artık benim için, dünyanın bize tüm veçhelerimizi gösteren dev bir ayna olduğunu biliyorum.

Ben her şeydim, sonra hiçbir şey oldum; sonra bir şeyler buldum ve şimdi hepsi oldum…

Paylaş
Leave a comment
Önceki Yazı Sonraki Yazı

Benzer Yazılar

Yorum Yok

Bir Yorum Bırakın